YÖK Başkanı Özvar, “11 ildeki 18 üniversitemizin yerleşkelerindeki bina hasar durumuna bakıldığında ağır hasarlı 106, az hasarlı 410, hasarsız 606 bina olduğunu tespit etmiş bulunmaktayız.” dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, depremden etkilenen illerde 16’sı devlet 2’si vakıf olmak üzere 18 üniversitenin olduğuna işaret ederek “11 ildeki 18 üniversitemizin yerleşkelerindeki bina hasar durumuna bakıldığında ise ağır hasarlı 106, az hasarlı 410, hasarsız 606 bina olduğunu tespit etmiş bulunmaktayız.” sözlerini kullandı.
Sağlık Bilimleri Üniversitesince (SBÜ) 14 Mart Tıp Bayramı için Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane Külliyesi 15 Temmuz Konferans Salonu’nda organize edilen “Asrın Felaketinde Tıbbiyeli Olmak” başlıklı program saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasının ardından Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programda konuşma yapan Özvar, depremlerde hayatını kaybedenleri rahmetle andığını belirtti. Felaketin, depremden etkilenen bölgelerde toplumsal ve kurumsal işleyişi de aksattığını vurgulayan Özvar, yükseköğretim kurumlarının depremzedeler için fiziki imkân oluşturması ve gönüllü faaliyetler yürütmesiyle önemli bir rol üstlendiğini belirtti.
Üst üste yaşanan depremlerin ardından oluşan artçı şokların etkisiyle meydana gelen yıkımla oluşan acil ihtiyaçların yükseköğretim kurumlarındaki eğitim öğretim faaliyetlerinin akmasına sebebiyet verdiğini anlatan Özvar, şu bilgileri aktardı:
“Öncelikle, depremden doğrudan etkilenen illerde 16’sı devlet 2’si vakıf olmak üzere 18 üniversitemiz mevcuttur. Türkiye’deki açık öğretim hariç toplam 4 milyon 187 bin yükseköğretim öğrencisinin yaklaşık 377 bininin bu 11 ildeki üniversitelerde kayıtlı olduğunu dile getirmek isterim. Bu sayı, bölgedeki üniversitelerin, ülkemizdeki toplam örgün öğrenci sayısının yüzde 9’una ev sahipliği yaptığını göstermektedir. Bölgede öğrenimlerine devam eden yüksek lisans ve doktora öğrenci sayısı ise yaklaşık 45 bindir. Depreme maruz kalan uluslararası öğrenci sayısı ise yaklaşık 17 bindir. Öğrencilerimizle birlikte bölgede yer alan ve depremden doğrudan zarar gören 18 üniversitemizde görev yapan yaklaşık 17 bin akademisyenin de yaşanan felaketten etkilendiğini hatırlatmak gerekmektedir. Deprem bölgesinde bulunan üniversitelerimizde görev yapan idari personel sayımız ise yaklaşık 30 bindir.”
Prof. Dr. Özvar, toplam 1361 öğrencinin ve çok sayıda personelin depremde hayatını kaybettiğini belirterek, “11 ildeki 18 üniversitemizin yerleşkelerindeki bina hasar durumuna bakıldığında ise ağır hasarlı 106, az hasarlı 410, hasarsız 606 bina olduğunu tespit etmiş bulunmaktayız. Bununla birlikte, kampüslerimizin genel olarak şehirlerdeki diğer birçok kurum binalarına göre daha iyi durumda olduğunu ve birçok yerde kamu hizmetlerinin bu kampüsler aracılığıyla koordine edildiğini paylaşabilirim. Deprem bölgesinde ailesi ikamet edenlerden halen kayıtlı 545 bin öğrencinin yaklaşık 246 bini söz konusu 11 ilde öğrenim görmektedir. Bu öğrencilerden yaklaşık 161 bini ailesinin ikamet ettiği ilde öğrenimini sürdürmektedir. Buna ilaveten, bölgede öğrenim gören 332 bin ön lisans ve lisans öğrencisinin 86 bininin bölge dışından gelen öğrencilerden oluştuğunu paylaşmak isterim.” şeklinde konuştu.
Depremin ardından YÖK tarafından alınan tedbirler
Türkiye’nin yeniden inşasına azami katkıda bulunmak için çabaladıklarını belirten Özvar, üniversitelere ve öğrencilere destek olmak için bir dizi tedbirler aldıklarını dile getirdi.
Prof. Dr. Özvar, 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminin “Yükseköğretimde Uygulamalı Eğitimler Çerçeve Yönetmeliği” uyarınca devam eden programlardaki öğrencileri hariç tutulmak kaydıyla uzaktan öğretim yoluyla tamamlanmasını uygulamaya koyduklarını hatırlattı.
Talepte bulunan üniversite öğrencilerine 2022-2023 bahar yarıyılında kayıt dondurma hakkı getirdiklerini hatırlatan Özvar, bu sürenin, programların azami öğrenim süresinden düşülmeyecek olmasının da depremzede öğrencilerin yükseköğretim süreçlerini tamamlamalarını kolaylaştıracağını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca depremden etkilenen öğrencilerden bahar yarıyılındaki katkı payı ve öğrenim ücretinin alınmayacağını vurgulayan Özvar, katkı payı ve öğrenim ücretini ödeyen öğrencilerin ücretlerinin iade edileceğini aktardı.
Prof. Dr. Özvar, depremzedelerin yaralarını sarmak için imzaladıkları protokoller hakkında şunları söyledi:
“Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla işbirliği dahilinde yürüttüğümüz proje çerçevesinde gönüllü öğretim üyeleri depremzedelere hem bulundukları hem de gittikleri illerde psikososyal destek hizmetleri vermeye başlamışlardır. Yaptığımız çağrı sonucunda üniversitelerin rehberlik ve psikolojik danışmanlık, psikoloji ve sosyal hizmetler bölümleri başta olmak üzere ilgili tüm birimlerinden gönüllü öğretim üyeleri, depremzedelerin yaralarını sarmak için seferber oldu. Hem afetin gerçekleştiği bölgede hem de depremzedelerin nakledildikleri illerde etkin ve verimli bir psikososyal destek hizmeti yürütebilmesi için öğretim üyelerinin eşgüdüm halinde çalışmalara katılmalarını sağlıyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığıyla da depremden etkilenen illerde hasar tespiti konusunda iş birliği faaliyetlerine başlamış bulunuyoruz. Üniversitelerimizin inşaat mühendisliği bölümlerinden gönüllü öğretim üyeleri hasar tespiti ile yapı kontrolü çalışmalarına katılıyorlar.”
YÖK Başkanı Prof. Dr. Özvar, deprem bölgesindeki ve çevre illerdeki 44 üniversite ile depremzedelere barınma, yemek ve sağlık hizmeti vermeye devam ettiklerini vurguladı.
Tıp Bayramı vesilesiyle, depremler sonrasında sağlık alanında faaliyet gösteren tüm paydaşlara gösterdikleri cesaret ve özveri için teşekkür eden Özvar, üniversite hastanelerinin hızlı koordinasyon sağlayarak hizmet verdiklerini anlattı.
Özvar, yönetmelik değişikliğiyle öğretim elemanları ile üniversitelerdeki sağlık personellerinin özlük haklarında iyileştirme sağlandığını belirterek, problemlerin giderilmesi için hazırlık sürecinde olduklarını bildirdi.
“Beyaz önlük saflığı gösteren, mesleğin kutsallığını anlatan en önemli unsurlardan”
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, bütün meslektaşlarının tıp bayramını kutlayarak, kendileri için acı bir bayram olduğunu söyledi.
Depremin ilk duyulduğu andan itibaren binlerce sağlık çalışanlarının o bölgeye gitmek için çabaladıklarına şahit olduğunu anlatan Memişoğlu, bu camiada olmaktan mutluluk ve gurur duyduğunu belirtti.
Prof. Dr. Memişoğlu, gençlere seslenerek, “Çalışmak, Allah rızasını elde etmek, hayatın anlamını bilmek ve bunu başarmak için de her türlü çabayı harcamak bizlerin görevi. Biz akademisyenlerin görevi ise bu duyguları size aktarabilmek. Beyaz önlük giyiyoruz. Beyaz önlük temizliği, saflığı gösteren, bu mesleğin ne kadar kutsal olduğunu anlatan en önemli unsurlardan biri.” dedi.
SBÜ Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl depremlerde üniversitelerinden 21 öğrencinin hayatını kaybettiğini ifade etti.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in destekleriyle bilgisayarlarını kaybeden her öğrenciye gerekli ders programları yüklenmiş, internet paketi bulunan, şarjı doldurulan bilgisayarlarını elden teslim ettiklerini anlatan Erdöl, öğretim üyeleri ve idari personelin katkısıyla 1 milyon lirayı AFAD’a bağışladıklarını, 5 tırlık yardım malzemesini de bölgelere ulaştırdıklarını kaydetti.
Depremzede tıp fakültesi öğrencileri yaşadıklarını anlattı
Depremde ailesini kaybeden Hamidiye Hemşirelik Fakültesinden mezun olan, Gaziantep Üniversitesi Psikiyatri Hemşireliği Yüksek Lisans öğrencisi Kübra Tımarcıoğlu ise depreme Şanlıurfa’da yakalandıktan sonra Kahramanmaraş’ta yaşayan ailesine ulaşamadığını ifade etti.
Daha sonra ailesinin enkaz altında kaldığını öğrendiğini, 7 gün boyunca evlerinin enkazının başında beklediğini aktaran Tımarcıoğlu, burada beklerken hem ailesine hem de insanlara faydalı olabilmek için kendine dikkat etmesi gerektiği düşündüğünü kaydetti.
Tımarcıoğlu, bölgedeki ihtiyaçları sosyal medyadan duyurduğunu belirterek, 7. günün ardından ailesine ulaştığını ve onları toprağa verdiğini anlattı.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi 5. Sınıf öğrencisi olan ve deprem sonrası SBÜ’ye geçiş yapan Yağmur Kırgız da depremin ardından hekim olma kararının doğruluğunun farkına vardığını belirtti.
Kırgız, “Çünkü depremin ilk anından itibaren okuldaki hocalarımız, hekim arkadaşlarımız, sağlık personelleri kendileri de depremzede olmasına rağmen bir dakika bile hastaneyi boş bırakmadılar, yaralıların imdadına koştular. İlk dakikadan itibaren hastaneden hiç ayrılmadık, elimizden gelen her şeyi yapmaya çalıştık.” sözlerini kullandı.